Alexis Mabille ile başlayalım.İlk elbisedeki Tinkerbelle esintisi muhteşem...
Alexandre Vauthier'in koleksiyonu 3-4 parça dışında tamamen kırmızı tonlarından oluşuyordu. İlk elbiseyi o çirkin kız yerine Mad Men'in Joan'ı Christina Hendricks üzerinde görmek lazım!
Armani Prive defilesi benim için biraz hayalkırıklığına sebep oldu. Renkli flu desenler ve siyah kullanımının oldukça fazla olduğu bu koleksiyonda farklılık yaratacak bir tasarım bulamadım. En azından fikir vermesi aynı zamanda keskin çizgilerinin ve saç aksesuarının hoşluğu sebebiyle bu parçayı seçtim.
Atelier Gustavo Lins koleksiyonundan bu parçayı seçmemin sebebi apayrı. Bildiğiniz üzere Paris'te gerçekleşen bu moda haftası oldukça elit bir kesime hitap ediyor ve defileler için özel davetiyeler hazırlanıp dağıtılıyor ve defileyi sadece bu davetliler izleyebiliyor. Şimdi... Sözüm sana 'parmak arası terlik sahibi', orada olduğuna göre önemli biri olmalısın. Ama tasarımcıya, tasarıma ve diğer davetlilere bu kadar saygısızsan neden ordasın?
Çoğunlukla gri,siyah ve beyaz gibi renkleri gördüğümüz defilede Chanel'in sembolü haline gelen tüvit ceketlerden yine vazgeçilmemiş, büyük düğmelerle modifiye edilmiş. Defile boyunca diz boyu eteklerin dizüstü çizmelerle kombinlenmesine göz bir türlü alışamıyor ama Karl Efendi yapınca boynumuz kıldan ince. Tül eldiven ve göz bantları hoşluğuyla dikkat çekerken saç modeli de bu kışın trendi olacak gibi.
Christian Dior... Irkçı söylemleri sebebiyle John Galliano'nun görevden alınmasının ardından Bill Gaytten ve Susanna Venagas ikilisi Dior'un Galliano olmadan da yola devam edebileceğini kanıtlamak için kolları sıvamıştı. Ancak koleksiyon eleştirmenler tarafından beğenilmedi ve yaratıcılığın sınırlarını zorlarken aynı zamanda giyilebilirliğin yakalanmasının ne kadar zor olduğu bir kez daha anlşıldı. Bu yüzden de Galliano'nun yokluğu fazlaca hissedildi. Hayalkırıklığına sebep olan bu defileden sonra markanın sorumluları taze kan için arayışa başladı. Yine de moda haftası boyuncaki en renkli koleksiyon olmasıyla kalbinizde küçük bir yere sahip olabilir. Şeker tonlarına içteniçe sempati duyduğumu da inkar edemem, masal temasına kim hayır diyebilir ki? Şapka ve saç aksesuarlarının aykırı ismi Stephen Jones ise yine alkışlanacak güzellikte tasarımlarla katkıda bulunmuş.
Elie Saab her parçasıyla muhteşem bir koleksiyon sergileyerek modaseverleri oldukça mutlu etti. Markanın klasik özelliklerine sahip olmasına rağmen bu ışıl ışıl elbiseler moda haftasına damgasını vurdu ve bütün kadınların aklını başından aldı. Modellerin neredeyse makyajsız ve oldukça sade bir saç modeliyle taşıdığı kıyafetlere hiçbir aksesuar da eşlik etmedi. Herkes gibi benim de arzuladığım bu tasarımları önümüzdeki yıl kırmızı halılarda bir hayli fazla göreceğiz gibi...
Jean Paul Gaultier koleksiyonunda maskülenlik ön plandayken çoğunlukla koyu renkler kullanılmış. Defilenin finalde sokağa taşmasıyla çok renkli görüntüler oluşmuş.
Maison Rabih Kayrouz nötr renklerden oluşan, oldukça minimalist bir koleksiyon sundu davetlilere. Sadeliğe dikkat çekmek için de modelleri suyla kaplı bir podyumda çıplak ayaklarla yürüttü.
On Aura Tout Vu koleksiyonundaki bu parça çok hoş ancak transparanlığı cesaret gerektiriyor.
Stephane Rolland defilesinde ihtişamlı, feminen ve hacimli maksi elbiseler çoğunluktaydı. Eleştirmenler tarafından çok beğenildi.
Valentino defilesine lüks ama sade uzun elbiselerin yarattığı romantik bir hava sahipti. Kadifenin dokusundan nefret etmeme rağmen göğüs kısmındaki desenle bu siyah elbise beni kendine aşık etti. Ayrıca modellerin saçları da hayranlık uyandırıcı cinstendi.
Zuhair Murad kendi deyimiyle yine 'modern prensesler' yaratmıştı. Kabarık elbiselerin çiçek ve taşlarla belirginleşmiş nakışlardan gözlerimi alamadım. Fiyonk detayını çok seven tasarımcı bu kez kemerlerde ona yer vermiş gözüküyor.
Son olarak Iris van Herpen tarafından tasarlanmış giyilebilirlikten uzak olmasına rağmen izlemenin keyifli olduğu parçalara yer veriyorum. Elbiselerin formlarına ve tasarımcının hayalgücüne bayılmamak elde değil.
Bir moda haftasını da böyle sonlandırdık...
Fotoğraflar: www.vogue.com.tr
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder