BGBŞ- 23


Biraz da siz vurgun yiyin bakayım.

BGBŞ- 22


Bu şarkıyı aylardır biliyorum dinliyorum ama, akustik versiyonunu birkaç gün önce keşfettim. Canıma can kattı resmen. Adamlar ne düzenlemeler yapıyorlar.

Lykke Li - Jerome (akustik versiyon)

Üzgünken Yapmamam Gerekenler

Tumblr'da dolanıyor görmüşsünüzdür belki, ama o standart. Ben kendi listemi hazırladım.

*Şiir okuma.
*Elsiane, Sia, Greycoats, Jay Jay Johanson, Lana Del Rey, Melis Danişmend, Placebo, Portishead, Radiohead dinleme.
*Kahve içme. Bir garip oluyorsun iyice.
*Eski fotoğraflara bakma.
*Yazmaya başlama, o defteri hiç eline alma hatta.
*Evdekilere bulaşma, her şeyi daha da berbat ediyorsun.
*Bütün gün odada durma. Çık azıcık yürü.
*Okulu bırakacağım, donduracağım, sınava yeniden gireceğim gibi büyük cümleler sarfetme.
*Uzun süre duvara bakma.
*Telefonu bir kenarda unutup, insanları merakta bırakma.
Ben ne kadar çok sevemiyorsam, bazı insanlar da o kadar çok sevebiliyor.

Biraz Korkunç, Biraz Sempatik

Vogue İtalya'nın Ocak ayındaki çekimlerinden birini daha yeni gördüm. Bende farklı hislere sebep oldu. Dev bebekten korkmadım desem yalan olur...
Çekimde model Lindsey Wixson onu fotoğraflayansa Tim Walker. İkili hatırlarsınız, daha önce de Mulberry kampanya çekimi için birlikte çalışmış oldukça beğeni toplamışlardı.











Kendi Çapında Öneriler

*Barış Bıçakçı'yı keşfedin. O yalınlığıyla muhteşem cümleleri hissedin. Öyle muhteşem bir anlatım ki süslü benzetmeler, zorlama betimlemeler olmadan günlük hikayeler sizi derinden etkileyebilir. Bizim Büyük Çaresizliğimiz ile başladım ben. Sonra da filmini izledim, ama tahmin edersiniz ki tatmin etmedi. Sonra Sinek Isırıklarının Müellifi ve ordan da Bir Süre Yere Paralel Gittikten Sonra, Veciz Sözler, Herkes Herkesle Dostmuş Gibi...

*Vedat Türkali'nin Bir Gün Tek Başına romanını okuyun. Bunun için yalvarabilirim. Kalınlığına falan bakmayın. Satın alın ve okumaya başlayın. Sonra da gelin üzerine konuşalım. Kimseyle konuşamadım içimde kaldı resmen. Anlatım teknikleriyle Türk edebiyatındaki bir çok yazara öncülük ettiğini de söylemem lazım bu kitabın.

*Yekta Kopan'ın Kediler Güzel Uyanır kitabı sayesinde 'kısa öykü' türüyle tanışın. Gerçekten kısa, ama inanılmaz güzel.

*Şiir okuyun diyeceğim de, okuyorsunuzdur bence. Şiir sonuçta ne bileyim, müzik gibi bir şey.

*Notos dergisini takip edin. İki ayda bir çıkıyor. Her sayı özel dosyaları oluyor. Bir Oğuz Atay sayısı vardı ki. Eğer seviyorsanız, ne yapıp edip bir yerlerden bulmalısınız.

*İstanbul Modern'in Sabit Fikir işbirliğiyle gerçekleştirdiği Sözünü Sakınmadan'ın bu ayki konuğu Ayfer Tunç. Ben orada olacağım, siz de gelin. Bu yıl kitap fuarında Ayfer Tunç'u Murat Gülsoy ve Yekta Kopan eşliğinde "öykü" hakkında konuşurken dinlemiştim. Sohbeti çok keyifli biri.

*Felsefeye ilgi duyun. Antik çağlardan modern dünyaya düşünce yapısının nasıl değiştiğini görün. Devrimci düşünürlere aşık olup, sonra da onların peşinden gidip bir üst seviyeye geçin. Klasiklerle başlayın: Prens'i, ütopyaları ve distopyaları, Devlet'i, Toplum Sözleşmesi'ni, Komünist Manifesto'yu, Böyle Buyurdu Zerdüşt'ü ve Ecco Homo'yu, gücünüz varsa Kapital'i okuyun. Düşünün!

*Son olarak her zamanki önerim: Romantik olun. Fin Amor'un(ince aşk) peşinden koşun.

Twisted

Foto-manipülasyon sanatçısı Nicholas Kennedy Sitton "Twisted" adını verdiği seride San Fransisco mimarisine ait yapılara dairesel hareket vererek, onlara yeni formlar kazandırıyor.






Başlangıç: Eskiz Defterleri

Küçüklüğümden beri eskiz defterlerine özel ilgim var. Basit karalamalardan, illüstrasyon sanatına, küçük listelerden, günlüklere kadar birçok kullanılış şekli var. Ben böyle böyle eskiz defterleri fotoğrafları ararken şöyle bir siteye rastladım: http://fuckyeahjournalss.tumblr.com/ Ondan sonra da kolajlar molajlar ipin ucunu kaçırdım. Bu post resimleriyle bütün bir sayfayı dolduracak, biliyorum. Alttaki yazıyı da saklamış olacağından sıkıntı etmiyorum. Burda işim bitince ben de hemen kendi eskiz defterime ve kolaj dosyama, daha doğrusu dergi kırpıkları dosyama, saldıracağım. Size de koca koca ilhamlar verir umarım.




Bu da bayıldıklarımdan biri:



Günlük örnekleri




Moleskineler ve onlarla yaratılan harikalar için de buradan.

Kaynaklar: www.fuckyeahmoleskines.tumblr.com
                 www.fuckyeahjournalss.tumblr.com
                 www.kcrworks.com
                 www.flickr.com/photos/eklektick
                 www.flickr/photos/meganashleycoffman
                 www.forum.girlscene.nl
               

Biraz Da Ben

Üstümden büyük büyük yükler kalktı. Eylülden beri yaşlandım. Hem duygusal hem bedensel çöktüm. Daha ekimdi aylardan ben yıkıldım. Koskoca bir yara aldım. Ama sakladım, o zarar verdi galiba bu kadar. Arkadaşlarımdan uzaklaştım, kendimi geri çektim, sustum. Sadece okula gidip geldim. Derslere girdim çıktım, doğru dürüst dinlemeden. Yanlış yaptığımın, pişman olacağımın farkında olmama rağmen. Ama öyle güzel insanlara sahiptim ki benim en ters zamanlarımda onlar hep omzumun dibinde, telefonun diğer ucundaydılar. Diğer bir yandan okudum, okudum, yazdım, çizdim. Burayı bıraktım, bırakmak zorunda kaldığım daha doğru. Mimar olmaya çalışıyordum çünkü. Buraya bizim okul şöyle yoğun, böyle ağır yazmak isterdim ama etrafımdaki insanlardan ve özellikle ailemden aldığım tepkilere göre bu durumdan çok bahsediyormuşum, zaman zaman abartıyormuşum hatta etrafımda mimarlık okumayan diğer insanları az yoğun oldukları için azarlamaya kadar götürebiliyormuşum. Bunu yaptığım kişiler varsa burdan hepsinden özür diliyorum, gerçekten. Herkesin işi kendine zor tabi, ama bizimkisi birazcıkcık daha zor işte. Sabah beşlerde uyumalar veya hiç uyumamalar, jüri telaşları, teslim telaşları, normal ders gününde bir şey yapmanın telaşı, bir şey yapmadığın günlerde onun suçluluk telaşı, projenin yanında diğer derslerin sırta binen yükü, aynı dersi üçüncü kez alacak olma riskinin ağırlığı, alınan sekiz dersin dördünden kalabilme ihtimali, mimarlık hocalarnın kompleskleriyle, egolarıyla, kibirleriyle sabır göstererek uğraşma gereği falan falan. Yine uzattım değil mi. Ama gerçekten tam olarak böyle, hatta azı bu. Neyse okul bitti ve ben ne hikmetse bütün derslerimi koşullu veya koşulsuz verdim.
Her tatilin ilk bir haftası güzel. Ben sonra yine aynıyım. Yine sıradanlaşmış hayatıma çoktan ayak uydurmuşum. Doyumsuzum, memnuniyetsizim, yetersizim ve isteksizim. En iyi becerdiğim şey en acı verebilecek filmleri izlemek, tumblrları okumak, Turgut Uyar'a, Cemal Süreya'ya ve Edip Cansever'e sarmak. Bir de bunlar yetmezmiş gibi Tutunamayanlar'a başladım, naber. Neyseki beni benden çok tanıyanlar bile durumuma bir anlam veremediği için ben de üzerinde düşünmeyi bıraktım. Oldukça yerinde bir hareket oldu, sayesinde yatağa yattığımda tavana gözlerimi dikip düşüneceğim şeyler bir tanecik azaldı. Susmayı becerebilsem, neyse. Kimsenin canını sıkmamış olurdum hem de, güzel olurdu. Ama yok. Buralara böyle yaz yaz yaz, arkadaşlarına anlatmaya çalış; ama doğru sözcükleri bulama, o yüzden hep bir kısmı içinde kalsın. Bir de susamamanın getirdiği sürekli surat asma, ters ters davranma hali. Ay sıkıldım kendimden yazarken bile. Böyle böyle ben kendimden bir soğuyorum sevgilim, evet sevgilim buraya kadar okuduysan çok değerlisin çünkü ben yaşarken de yazarken de baya sıkıldım, okuyucu. Çünkü hayat bombok.

Kağıttan İnsan Gövdesi

Avustralyalı mimar ve sanatçı Horst Kiechle okulların bilim laboratuvarları için kağıttan(daha doğrusu kağıttan biraz daha kalın ama kolay kıvrılabilir bir karton türü) insan gövdesi ve portatif organlar hazırlamış. Özel sistemi ve tasarımıyla biraz daha işleve yönelik hazırlanan bu heykel oldukça ilham verici.





Kaynak: http://www.designboom.com

Cinemagraph

Tanrım, blogspot gif paylaşmaya uygunmuş. Yaşasın! Bunu daha biraz önce keşfettiğim için son zamanlarda hep aklımda olan, henüz Türkçe bir karşılığı olmayan "Cinemagraph" tekniğinden bahsedeceğim hemen. Bu teknikte fotoğraflar gif formatında, ama diğer giflere göre daha sanatsal ve fotoğrafın sanatsal dokusuyla daha uyumlu. Öncüleri Jamie Beck ve Kevin Burg olan bu tekniği tek bir fotoğraf karesinde istenilen alanı hareketli hale getirerek vurguyu arttırma şeklinde tanımlayabiliriz. Ama bu bizim gördüğümüz kısmı çünkü aslında bir videodaki istenmeyen kısımları dondurup, istenen kısımları hareketli hale getirilerek uygulanıyor.

Size birkaç veya birkaçtan biraz daha fazla örnek.

















Benim favorim kesinlikle New York moda haftasında hazırlanan 'Anna Wintour sees everything.' temalı olan.

Kaynak: www.cocacolla.it

Bir İtalyan Ailesi

Bianca Balti ve Monica Belluci'nin ana modelliğini yaptığı Dolce and Gabbana 2012 Bahar kampanyası kesinlikle bu sezonun en iyisi. İtalyan bir ailenin haftasonunu anlatan bu çekimin fotoğrafçılığını Giampaolo Sgura üstlenmiş. Resmen domates, biber, patlıcan baskılı parçalarla, dantel elbiselerin öne çıktığı bu çekim İtalyan erkekleriyle (daha doğrusu bir tane, göz hemen fark eder zaten) bizim de gözlerimizi şenlendirdi bu sefer.