Başlangıç: Eskiz Defterleri

Küçüklüğümden beri eskiz defterlerine özel ilgim var. Basit karalamalardan, illüstrasyon sanatına, küçük listelerden, günlüklere kadar birçok kullanılış şekli var. Ben böyle böyle eskiz defterleri fotoğrafları ararken şöyle bir siteye rastladım: http://fuckyeahjournalss.tumblr.com/ Ondan sonra da kolajlar molajlar ipin ucunu kaçırdım. Bu post resimleriyle bütün bir sayfayı dolduracak, biliyorum. Alttaki yazıyı da saklamış olacağından sıkıntı etmiyorum. Burda işim bitince ben de hemen kendi eskiz defterime ve kolaj dosyama, daha doğrusu dergi kırpıkları dosyama, saldıracağım. Size de koca koca ilhamlar verir umarım.




Bu da bayıldıklarımdan biri:



Günlük örnekleri




Moleskineler ve onlarla yaratılan harikalar için de buradan.

Kaynaklar: www.fuckyeahmoleskines.tumblr.com
                 www.fuckyeahjournalss.tumblr.com
                 www.kcrworks.com
                 www.flickr.com/photos/eklektick
                 www.flickr/photos/meganashleycoffman
                 www.forum.girlscene.nl
               

Biraz Da Ben

Üstümden büyük büyük yükler kalktı. Eylülden beri yaşlandım. Hem duygusal hem bedensel çöktüm. Daha ekimdi aylardan ben yıkıldım. Koskoca bir yara aldım. Ama sakladım, o zarar verdi galiba bu kadar. Arkadaşlarımdan uzaklaştım, kendimi geri çektim, sustum. Sadece okula gidip geldim. Derslere girdim çıktım, doğru dürüst dinlemeden. Yanlış yaptığımın, pişman olacağımın farkında olmama rağmen. Ama öyle güzel insanlara sahiptim ki benim en ters zamanlarımda onlar hep omzumun dibinde, telefonun diğer ucundaydılar. Diğer bir yandan okudum, okudum, yazdım, çizdim. Burayı bıraktım, bırakmak zorunda kaldığım daha doğru. Mimar olmaya çalışıyordum çünkü. Buraya bizim okul şöyle yoğun, böyle ağır yazmak isterdim ama etrafımdaki insanlardan ve özellikle ailemden aldığım tepkilere göre bu durumdan çok bahsediyormuşum, zaman zaman abartıyormuşum hatta etrafımda mimarlık okumayan diğer insanları az yoğun oldukları için azarlamaya kadar götürebiliyormuşum. Bunu yaptığım kişiler varsa burdan hepsinden özür diliyorum, gerçekten. Herkesin işi kendine zor tabi, ama bizimkisi birazcıkcık daha zor işte. Sabah beşlerde uyumalar veya hiç uyumamalar, jüri telaşları, teslim telaşları, normal ders gününde bir şey yapmanın telaşı, bir şey yapmadığın günlerde onun suçluluk telaşı, projenin yanında diğer derslerin sırta binen yükü, aynı dersi üçüncü kez alacak olma riskinin ağırlığı, alınan sekiz dersin dördünden kalabilme ihtimali, mimarlık hocalarnın kompleskleriyle, egolarıyla, kibirleriyle sabır göstererek uğraşma gereği falan falan. Yine uzattım değil mi. Ama gerçekten tam olarak böyle, hatta azı bu. Neyse okul bitti ve ben ne hikmetse bütün derslerimi koşullu veya koşulsuz verdim.
Her tatilin ilk bir haftası güzel. Ben sonra yine aynıyım. Yine sıradanlaşmış hayatıma çoktan ayak uydurmuşum. Doyumsuzum, memnuniyetsizim, yetersizim ve isteksizim. En iyi becerdiğim şey en acı verebilecek filmleri izlemek, tumblrları okumak, Turgut Uyar'a, Cemal Süreya'ya ve Edip Cansever'e sarmak. Bir de bunlar yetmezmiş gibi Tutunamayanlar'a başladım, naber. Neyseki beni benden çok tanıyanlar bile durumuma bir anlam veremediği için ben de üzerinde düşünmeyi bıraktım. Oldukça yerinde bir hareket oldu, sayesinde yatağa yattığımda tavana gözlerimi dikip düşüneceğim şeyler bir tanecik azaldı. Susmayı becerebilsem, neyse. Kimsenin canını sıkmamış olurdum hem de, güzel olurdu. Ama yok. Buralara böyle yaz yaz yaz, arkadaşlarına anlatmaya çalış; ama doğru sözcükleri bulama, o yüzden hep bir kısmı içinde kalsın. Bir de susamamanın getirdiği sürekli surat asma, ters ters davranma hali. Ay sıkıldım kendimden yazarken bile. Böyle böyle ben kendimden bir soğuyorum sevgilim, evet sevgilim buraya kadar okuduysan çok değerlisin çünkü ben yaşarken de yazarken de baya sıkıldım, okuyucu. Çünkü hayat bombok.

Kağıttan İnsan Gövdesi

Avustralyalı mimar ve sanatçı Horst Kiechle okulların bilim laboratuvarları için kağıttan(daha doğrusu kağıttan biraz daha kalın ama kolay kıvrılabilir bir karton türü) insan gövdesi ve portatif organlar hazırlamış. Özel sistemi ve tasarımıyla biraz daha işleve yönelik hazırlanan bu heykel oldukça ilham verici.





Kaynak: http://www.designboom.com

Cinemagraph

Tanrım, blogspot gif paylaşmaya uygunmuş. Yaşasın! Bunu daha biraz önce keşfettiğim için son zamanlarda hep aklımda olan, henüz Türkçe bir karşılığı olmayan "Cinemagraph" tekniğinden bahsedeceğim hemen. Bu teknikte fotoğraflar gif formatında, ama diğer giflere göre daha sanatsal ve fotoğrafın sanatsal dokusuyla daha uyumlu. Öncüleri Jamie Beck ve Kevin Burg olan bu tekniği tek bir fotoğraf karesinde istenilen alanı hareketli hale getirerek vurguyu arttırma şeklinde tanımlayabiliriz. Ama bu bizim gördüğümüz kısmı çünkü aslında bir videodaki istenmeyen kısımları dondurup, istenen kısımları hareketli hale getirilerek uygulanıyor.

Size birkaç veya birkaçtan biraz daha fazla örnek.

















Benim favorim kesinlikle New York moda haftasında hazırlanan 'Anna Wintour sees everything.' temalı olan.

Kaynak: www.cocacolla.it

Bir İtalyan Ailesi

Bianca Balti ve Monica Belluci'nin ana modelliğini yaptığı Dolce and Gabbana 2012 Bahar kampanyası kesinlikle bu sezonun en iyisi. İtalyan bir ailenin haftasonunu anlatan bu çekimin fotoğrafçılığını Giampaolo Sgura üstlenmiş. Resmen domates, biber, patlıcan baskılı parçalarla, dantel elbiselerin öne çıktığı bu çekim İtalyan erkekleriyle (daha doğrusu bir tane, göz hemen fark eder zaten) bizim de gözlerimizi şenlendirdi bu sefer.









Bir Mulberry Çekimi Daha

Bu sezon da tatlılar tatlısı bir Mulberry kampanya çekimi ile karşı karşıyayız. Brighton sahilinde yapılan çekimde fotoğrafçı Tim Walker, modeller ise Lindsey Wixson ile Frida Gustavsson. Sanat direktörü Ronnie Cookie Newhouse ve set tasarımını yapan Andy Hillman'ın isimlerini de mutlaka söylemeliyim. Çünkü bu sezon parçalarıyla çok öne çıkamayan Mulberry'nin bol şekerli, dondurmalı bu çekiminin en önemli yaratıcıları onlar.









Stella McCartney Çekimi

Mert&Marcus'un fotoğrafçılığını yaptığı bu çekimde model NataliaVodianova şal desenli ve asimetrik kesimli parçalar içinde rengarenk çiçeklerin arasında monokrom bir şekilde duruyor.




BGBŞ- 19


Bir Florence daha. Ama bu seferki Florrie ismini kullanıyor. Hem solist, hem baterist hem de model. Azıcık da bize bıraksaydı...

Florrie- Experimenting with Rugs

Alexa Chung beybi!

Tatil beni biraz lakayt hale getirdi, üzgünüm. Bu belki öyle değil ama bir sonraki postlarda fazla samimi veya kişisel bulabilirsiniz.

Neyse şu anki konumuz Alexa Chung. Ama bu sefer onu zaten her zaman muhteşem gözüktüğü davetlerdeki değil de günlük yaşantısındaki tarzıyla göreceğiz. Sade parçaları ve güzel kombinasyonlarıyla. İçlerinden bazıları Superga ve Madewell gibi markaların veya dergilerin çekimleri. Onlardan da küçük ipuçları alabiliriz.


Son iki görünümün ben de yarattığı hayranlığı anlatmak isterdim. Ama beceremem.


Şu 4. fotoğraftaki Madewell montu mutlaka incelemeye alın. Çok harika bir parça.


Bunlar da hiçbir kolaja uyum sağlamamaya and içmiş, iki Alexa Chung görünümü ki gerçekten öne çıkmayı hak ediyorlar. Isabel Marant kazak nasıl da güzel! Alexa Chung'ın siyah Chanel çantasıyla yaşadığı büyük aşkı fark etmişsinizdir. Ama size şimdi asıl aşkını göstereceğim: kot şortu.


Biraz da bahsettiğim dergi ve kampanya çekimlerindeki görünümler.



Alexa Chung'ın saçı fark etiiğiniz gibi her daim doğal, dağınık. Özensiz şıklığın altın kurallarından biri. Bu tatlış örgü ve Zooey Deschanel ile olan fotoğrafla yoğun ilham saldırısını sonlandırıyorum.