Foederis aequas
Dicamus leges.*
                    -Virgil, Aeneid XI

*Eşit yasalar verelim onlara.

Jean-Jacques Rousseau - Toplumsal Sözleşme'nin girişi.

BGBŞ-13


BGBŞ'nin yakında adını değiştirip "Bazı günlere bazı kadın solistler" gibi bir şey yapmam gerekecek diye korkuyorum zaman zaman.
Ama şu şarkının güzelliğine, dinlendiriciliğine kim ne diyebilir?

Sea of Bees - Wizbot
İyi dinlemeler.

Okumak Seksidir.









Aksini iddia eden?

BGBŞ-12



Yeni bir "sabah dinlediğimde günümü güzelleştirecek şarkı" arıyorum diyorsanız, bu olsun. İnsanlar yolda birbirine hep gülümsesin.

Klasik ama küçükken annem bana 'Tavuk Suyuna Çorba'lardan birindeki "Gülümseme" hikayesini okuduğundan beri -Hani şu küçük kızın bir yabancıya gülümsediği yabancının bir arkadaşına teşekkür ettiği o arkadaşın garsona bahşiş bıraktığı garsonun dilenciye para verdiği dilencinin köpeği odasına aldığı hikaye. Gece apartmanda yangın çıkar ama köpek çok havladığı için herkes kurtulur. Kurtulanlardan biri Amerika başkanı olur (engereksiz kısım)- canım gerçekten çok sıkkın değilse yolda insanlara somurtmamaya, hak edebiliyolarsa da gülümsemeye çalışırım. Bunu da ancak güne iyi bir başlangıçla yapabilirim. Gereksiz romantik olduğumu söylemiş miydim?

Aktarımlar

Geçenlerde böyle tatlı bir şey görmüştüm. Tasarımcısı Yusuke Suzuki.



Tabi ben bunu ararken bunu buldum. O kadar tatlı bir fikir ki. Çok zor da değil aslında çarşafa desen yerine yazı yapılacak. Şöyle özel sipariş alan bir yer olsa. En sevdiğim kitabın en sevdiğim bölümünü koysam. Ah ne tatlı. Bu tasarım ise Tiago Fonseca'ya ait.



Bu sefer de bunun ayrıntılı fotoğrafını ararken bunu buldum. Gözüme fena kestirdim. Yatak olmak zorunda değil şöyle sedir gibi yerden birazca yüksekte ama oldukça rahat, etrafı bol kitaplarla çevrili. Duvara bir Kafka posteri. Belki Dostoyevski, belki Cemal Süreya. Baudelaire de olabilir ama biraz korkutucu bir siması var. Rimbaud'nun o yeni yetme fotoğrafı da olabilir. Kafam karıştı. Bu konuya zaman ayırmak lazım.

Loafer Sevdası

Norveç'te mandıralarda çalışan çiftçilerin giydiği bağcıksız ayakkabıların bir gün tüm dünyada, kadın ve erkeklerin vazgeçilmez stil unsuru haline geleceğini kimse tahmin edemezdi. Spaulding firması, bu çiftçileri bir moda dergisinde görüp esinlenir ve 1930'larda Norveç'te sıkça görülen geleneksel ayakkabıların üretimine başlar; bu tokasız ve bağcıksız, rahat giy-çık modelindeki ayakkabılara "loafer" adını verir. Yine aynı yıllarda John Bass, konvansiyonel loaferların üzerine dekoratif şerit koyarak modeli yükseltir ve "Weejun" adını verdiği ayakkabıları piyasaya sürer.

Oraokul yıllarımızdan hatırlayacağımız bu model, daha çok "prep" stiliyle özdeşleşir. Amerika'da 1950'lerde trend haline gelen prep tarzıyla birlikte bu ayakkabılar Avrupa'da da yayılır. Üniversite/kolej öğrencilerinin yanı sıra avukatlarla da anılmaya başlayan loafer ve weejunlar, 1960'larda takım elbiselerin altına giyilir hale gelir. 1960'ların sonlarında Gucci ayakkabıya metal bir aksesuar ekler ve loafer, 1980'ler gelmeden iş adamlarının ve profesyonellerinin tercih ettiği bir parçaya dönüşür. John F. Kennedy'nin, James Dean'in ve Michael Jackson'ın stilinin önemli bir parçası olan bir parçası olan bu ayakkabılar, günümüzde çoraplı ve çorapsız, gündüz ve gece, resmi ve casual ortamlarda hem erkek hem kadınlar tarafından jeanlerle, şortlarla ve elbiselerle kullanılıyor. Neredeyse bir yüzyıllık geçmişinden bugüne kadar sürekli evrim geçiren loaferları, sonbahar-kış sezonunda Alexandar Wang, Ralph Lauren, Paul Smith ve Stella McCartney gibi tasarımcıların koleksiyonlarında görüyoruz.

 
Elle'in Eylül sayısındaki Melida Tüzünoğlu'na ait loaferların doğuşunu ve gelişimini anlatan bu yazıdan sonra aklıma benim de çok sevdiğim bu trendle ilgili bir post hazırlamayı koymuştum zaten. Yakın zamanda da Topshop'tan dünya tatlısı bir loafer edinince hatırlamış oldum.


Öncelikle loaferların ne kadar rahat olduğu ve ne kadar kullanışlı olduğu göz önünde bulundurulmalı. Özellikle Tod's loaferlar özel ortopedik yapılarıyla şıklık sağlamanın yanısıra ayak sağlığına da özen veriyor. Benim gibi beş ayakkabının dördü ayağını vuran, alakasız yerlerden sıkan biri iseniz siz de mutlaka denemenizi tavsiye ederim. Benim pembe Tod's loaferlarım son zamanlarda oldukça hayat kurtarıcı.

Birkaç örnekle başlayalım. Bu sezon Celine, Repetto, Topshop gibi markalar koleksiyonlarında loaferlara yer veriyor.

Ralph Lauren ve Tod's'un rengarenk loafer serileri bize seçme hakkı tanıyor.


Ama en dikkat çekicileri kesinlikle Miu Miu ve Christian Louboutin tasarımları.


Miu Miu'nun bu sezon bütün modaseverler tarafından büyük aşkla karşılanan topuklu ayakkabı serisinin yanısıra mokasenleri ve loaferleri de çok seviliyor.

Benim en beğendiğim Miu Miu modeli ise şu.


 Alternatif tasarımları da göz ardı etmemek gerek.



Loaferlarınızı çoraplı ya da çorapsız kullanma fikri size kalmış. Tek gereken ince bilekler.

Topuklu loafer modellerine gelirsek daha tam ısınamadım kendilerine ama içlerinde gerçekten güzel modeller var. Platformlular her zaman daha şık bir görünüme sahip.


Kate Moss, Chloe Sevigny, Olivia Palermo ve Kirsten Dunst günlük yaşantılarında loafer kullanan isimlerden.


Ama loafere seçimlerinde en fazla yer veren onlardan farklı bir isim var. Son yıllarda birçok moda eleştirmeninden tam not alarak ikonluğunu kanıtlayan Alexa Chung.


Ve en son olarak moda dünyasında loafer ve babet gibi düz ayakkabıların tekrar gündeme gelmesini sağlayan isme yer verelim. Audrey Hepburn.



"Geçmiş kendini özletmekten başka bir işe yaramaz."

Mulberry 2011-2012 Sonbahar Kış Sezonu

Bu sezonun en iyi kampanya çekimi tartışmasız Mulberry'e ait. Modeller, Tati Cotliar ve Julia Saner. Fotoğrafçı Tim Walker.








Bu da minik sempatik reklam filmi:




Ah o çantalar...

Anja Rubik for Vogue US

Vogue US'in Eylül sayısında Alex Prager Anja Rubik'i lüks aksesuarlarla fotoğraflamış. Elissa Santisi'nin stilistlini üstlendiği çekim retro bir görünüme sahip.
Ayakkabı ve çantalarda markalar:
Gucci, Alexander Wang, Yves Saint Laurent, Louis Vuitton ve Givenchy by Riccardo Tisci.





George Chamoun'un Şaşırtıcı Kolajları

İsveçli sanatçı George Chamoun günümüzün ikonlarını geçmiş yıllardaki meslektaşlarıyla bir araya getirerek çok başarılı kolajlara imza atıyor.
Bu dijital kolaj serisine ikon ve anatomi kelimeleri isim veriyor: "Iconatomy".






Benzerlikler oldukça şaşırtıcı. Audrey Hepburn ve en az onun kadar zarif Nataile Portman'ın kolajı adeta tek bir kişi.

El Yapımı Kağıt Sanatı - Jill Sylvia

Amerikalı sanatçı Jill Sylvia kağıt sanatlarında usta bir isim. Bu denli zorlayıcı bir malzemeyle çok güçlü strüktürler yaratabilen sanatçının eserlerinde daha çok oymalar ilgi çekiyor. Çok ayrıntılı olarak hazırlanmış bu harika çalışmalar gerçekten görülmeye değer.






 
Eserlerin detaylarını incelemek ve daha fazla bilgi edinmek için burdan.