Her Ses Bir Hatıra

Cemal Süreya diyor ki bir şiirinde: "Sesinde ne var biliyor musun? Eski öpüşler var."

Her ses bir hatıra ya hani; çoğunlukla da acı, acım, acılarım, acılarımız.
Bazen bir takıntı. Gölge gibi, beynini kemirir gibi.
Hep takipte hep aklında. Hep bir şeyler anlatıyor, bir şeyler söylemek istiyor kulaklar tıkalı kalmaya çalışırken. Asıl amacı da unutmamanı sağlamak. Her hatırladığında sızısını derinlerde hissetirmek.

Sesler

Gecenin bir zamanı evine gelince
Kilitte duyuyorsan anahtarın sesini
Anla ki yalnızsın

Elektrik düğmesini çevirince
Çıt diye bir ses duyuyorsan
Anla ki yalnızsın

Yatağına yatınca
Yüreğinin sesinden uyuyamıyorsan
Anla ki yalnızsın

Odanda kâğıtlarını kitaplarını
Duyuyorsan zamanın kemirdiğini
Anla ki yalnızsın

Bir ses geçmişlerden
Çağırıyorsa eski günlere
Anla ki yalnızsın

Değerini bilmeden yalnızlığının
Kurtulmak istiyorsan
Kurtulsan da yapayalnızsın 


Aziz Nesin

Hep onun sesi olması gerekmiyor. Aziz Nesin anlatmış: apayrı sesler bile çağrıştırır onu ve onun yokluğunu. bu yüzden sessizliğe alışmak belki kolay. Ama onun sesinin olmayışına alışmak zor...

Son olarak da Behçet Necatigil'den "Sanki ses olmayınca hiçbiri olmuyordu."

Hiç yorum yok: